“Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı olanlar özellikle kış aylarında çok daha dikkatli olmalı”

Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF), tekrarlayan yüksek ateş ile karın, akciğer ve eklemlerdeki ağrılarla kendini belli eden kalıtsal bir hastalık. Genetik nedenlerle vücudun kendi kendine tetiklediği iltihaplı ataklarla seyreden hastalığın kesin tedavisi yok ve şikâyetler hayat boyu sürebiliyor.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cumhuriyet’ten Sibel Bahçetepe haberine göre, ülkemizde en sık görülen genetik hastalıklar arasında başı çeken hastalık, tekrarlayan ateş, tekrarlayan karın ağrısı, eklem problemleri, göğüs ağrısı, özellikle dizlerinin altında ve ayaklarda kırmızı bir döküntü, testis torbasında şişme ve hassasiyet, takipler sırasında kanda iltihap oranlarının artması gibi belirtilerle kendini gösteriyor.

İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Atilla Bektaş, Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığı olanların özellikle kış aylarında çok daha dikkatli olmaları gerektiğine dikkat çekti. Dr. Bektaş, gazetemize yaptığı değerlendirmede hastalardaki tekrarlayan atakların zaman içinde vücutta “amiloid” denilen bir maddenin böbreklerde birikmesine neden olduğunu ve kronik böbrek yetmezliğine yol açabildiğini anımsatarak “Ataklar arasında tamamen sağlıklı olan hastalar çoğu kez tedavi ve korunmayı ihmal edebilmektedirler.

FMF, tedavi edilmezse, 10 hastanın 6 ila 8’inde amiloid maddesinin böbrek ve diğer organlarda biriktiği ve amiloidoz geliştiği unutulmamalıdır” dedi.

SIK ATAK OLABİLİR

Tedavide kullanılan bir ilacın ateş ve ağrı ataklarını çok büyük oranda kontrol altına aldığını ve böbrek tutulumunu önlediğini kaydeden Bektaş, özetle şunları kaydetti: “Kalıtsal ancak bulaşıcı olmayan bu hastalık ülkemizde de önemli bir sağlık sorunudur. Şu an için hastalıkta en etkili ilaç olan kolşisine rağmen ataklar bazı nedenlere bağlı olarak tetiklenebilmektedir. Bunlardan en önemlisi stres, yorgunluk, âdet dönemleri, soğuk, enfeksiyonlar ve beslenmedir. Kasım ayının gelmesi ile havalar soğumakta ve özellikle solunum enfeksiyonları daha sık izlenmektedir. Bu dönemde bedenen ve ruhen stres altında olanların sık atak geliştirebileceklerinden daha dikkatli olmaları gereklidir. FMF, Covid-19’a yakalanma riskini arttırmamaktadır. Ancak hastalığın seyrinin kontrolünde bazı yenilikler olmuştur. Beslenmede düşük tuzlu veya az yağlı diyet FMF’de fayda sağlayabilir. Yine diyette balık, yoğurt, yumurta sarısı gibi D vitamininden zengin beslenme ve haftada en az üç gün 15-20 dk güneşte kalma önemlidir. Ataklar sırasında karna sıcak uygulaması faydasızdır, ancak bu dönemde hastalar ağrı kesici ve istirahatten fayda görülür. İlaç dozları bu dönemde doktor kontrolünde arttırabilirler. Kolşisin güvenilir yan etkisi az olan bir ilaçtır, ancak yüksek dozda kolşisin kullanımı B12 emilimine etki edebileceğinden bu vitamin açısından takip gerektirir. İlacın kullanımı kesinlikle Covid-19 riskini artırmaz. Son olarak bu hastalar atakları esnasında apandisit olurlarsa anlaşılamayacağından; ileride problem yaşamak için apandistlerini her ihtimale karşı aldırmalılardır.”

PANDEMİ SÜRECİNDE KASLARINIZI KORUMANIN 5 YOLU

Covid-19 pandemisinde uzun süre evde kalmak ve eskisine oranla çok daha az hareket etmek zorunda olmak bizi sosyal yönden olduğu kadar fiziksel açıdan da zorlamaya başladı. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Selda Özçırpıcı, kas kaybının önüne geçilmesi için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı.

– KORUNMA: Tedavide en önemli faktör olarak hastalık gelişmeden önlem almak. Özellikle yaşlılarda, hareketsiz olan çocuk ve yetişkinlerde, kronik hastalıkları bulunanlarda kas kaybının önüne geçilmesi için hareket, onların günlük yaşamının vazgeçilmez bir parçası olmalı.

– PROTEİNDEN ZENGİN BESLENME: Sağlıklı kaslar için protein ve albümin düzeyine dikkat etmek gerekiyor. Bu nedenle günlük protein alımı yaşlı hastalarda kilogram başına ortalama 1.2 – 1.3 gr düzeyinde olmalı.

– YETERLİ D VİTAMİNİ: Eksikliği kas güçsüzlüğü ve kas kaybına neden olduğundan kandaki D vitamini düzeyinin yeterli düzeyde olması önemli. Bu nedenle D vitamini düşük olan hastaların tedavisinin düzenlenmesi gerekiyor.

– EGZERSİZ: Aerobik egzersizler olarak bilinen (yürüme, koşma, yüzme vs.) yanında kas gücünü artırıcı dirençli egzersizler de mutlaka yapılmalı.

– GÜN İÇİNDE UZUN SÜRELİ HAREKETSİZLİKTEN KAÇINMA: Özellikle ileri yaşta olanların egzersize yaşamlarında yer açmaları büyük önem taşırken her yarım saatte bir kalkıp ev içinde dolaşmaları, solunum egzersizi yapmaları kas kaybını önlemede onlara yardımcı olur.

“Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı olanlar özellikle kış aylarında çok daha dikkatli olmalı”

Yorumlar kapalı.