AKP Sözcüsü Çelik İmamoğlu’nu hedef aldı: Restoranda, tatilde olmadığınız zamanda ortaya koyulan kriz yönetimi nedir?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul'daki olumsuz hava koşullarına ilişkin, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi herkesi tedbire çağırırken bir tek kendisi tedbir almamış." dedi.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çelik, parti genel merkezinde, İstanbul’da yaşanan yoğun kar yağışı ve son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu.

Afetle mücadele ederken ortaya çıkan aksaklıkların, ortaya çıkan yanlışlıkların itiraf edilmesi yerine Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne, AK Parti’ye ve sahada çalışan arkadaşlarına karşı bir suçlama kampanyasına dönüştürüldüğünü ifade eden Çelik, “Bütün bir yönetim zaafının pişkinlikle savunulmaya çalışılması karşısında doğrusu şunu söylemek gerekirse siyasi hayatımıza geçecek, siyasi hayatımıza negatif olarak geçecek bir dönem birkaç gündür yaşanıyor.” diye konuştu.

Afet dönemlerinin olağanüstü koordinasyon gerektirdiğini ve aksaklıklar yaşanabileceğini belirten Çelik, şunları söyledi:

“Afetin boyutuna göre, yangın olur, sel olur, kar olur, ne kadar güçlü tedbir alırsanız alın, istediğiniz anda bunu belli bir sonuca ulaştırmanız mümkün olmayabilir. Ama burada önemli olan şudur dünyada bilinen kurallar Türkiye’nin afetle mücadele kapasitesi, belediyelerin deneyimleri, merkezi idarenin deneyimleri ve kurumsal hafızası bakımından bir ölçü ortaya koyulduğundan gereken tedbirleri alıp almadığınız çok temel bir değerlendirme konusu olarak ortaya çıkar. Bütün bunlar olurken İstanbul Belediyesinin hiçbir şekilde bir hazırlığının olmadığı, herhangi bir şekilde bir koordinasyon içerisinde davranmadığı, büyük bir yönetim zaafı ortaya çıkardığı görüldü. Ama bunun karşısında halen bütün bunların sebebi nedir diye kamuoyuna bir açıklama yapmak yerine suçlayıcı, bütün bu felaketin üstünü örtmeye çalışan, yönetim felaketinin üstünü örtmeye çalışan bir yaklaşım var.”

Pazartesi gününden beri etkisini sürdüren kar yağışının İstanbul’da geçmiş zamanlarda da yoğun bir şekilde yaşandığını anımsatan Çelik, “Tabii bundan kimse ‘Haberdar değildim.’ diyemez, nitekim 17 Ocak günü Meteoroloji Genel Müdürlüğü bütün bu karşılaşacak tabloları bir uyarı niteliğinde herkesle paylaştı. Nitekim bu İstanbul Büyükşehir Belediyesinin afet Koordinasyon Merkezi tarafından da paylaşıldı, yani ‘Yoğun bir kar yağışı geliyor tedbirli olunması gerekir.’ diye. İstanbul Büyükşehir Belediyesi herkesi tedbire çağırırken bir tek kendisi tedbir almamış. Nitekim 21-22-23 Ocak günleri boyunca bu meteorolojinin bahsettiği tabloyla karşı karşıya kalındı. Tabii ortada idare adına, Belediye İdaresi adına ciddi bir zaaf olduğu ilk andan itibaren görülmeye başladı. İstanbul’a ve İstanbulluya sahip çıkmayan bir belediye yönetimi söz konusu oldu. Binlerce vatandaşımızın yolda kaldığı yaşlı, genç ve kadın herkesin perişan olduğu bir tablo belediye yönetiminin sorumluluk alanı içerisindeki alanlarda meydana geldi.” şeklinde konuştu.

Çelik, alınması gereken en basit tedbirlerin alınmadığını, İstanbul’da yüzbinlerce insanın mahsur kaldığını ve toplu taşımaya yönlendirildiğini ancak toplu taşıma araçlarında da zincir bulunmadığını belirtti. “Bu kar temizleme araçlarının zincirsiz bir şekilde nasıl savrulduğu, aslında krize müdahale etmesi gereken bu araçların herhangi bir şekilde zincir takılmadığı için kendisinin bir kriz unsuru haline geldiği görüldü.” ifadelerini kullanan Çelik, şöyle konuştu:

“Daha da acısı krize müdahale etmesi gereken kar küreme araçlarından bir tanesi Belediye Başkanı’nın bir restoranda yemek yemesine eşlik ediyor, oradaki yolu açmak için seferber ediliyor. Şimdi bakın bütün bu tablo karşısındaki yönetim zaafını medeni ve makul bir dille herkesin siyasi safını İstanbullunun safında hizalayarak İstanbul’dan ve İstanbul’dan yana olarak vatandaşımızdan yana olarak, sokakta kalan vatandaşımızın gözünden bakarak değerlendirmesi gerekirken, ilk andan itibaren biz bu yönetim zaafını kimin üzerine nasıl yıkarız gibisinden bir kampanya ile karşı karşıya kalıyoruz. Arkasından bütün bu bilgilendirmeyi yapması gereken belediye görevlisinin yurt dışında olduğu gözüküyor. Üstelik olan bitene tepki gösteren vatandaşlarımıza ‘trol’ diyerek hakaret ederek bir kampanya yürütülüyor. Bu ne adına yapılıyor? Belediye adına yapılması gereken, İstanbul Belediyesi adına Büyükşehir Belediyesi adına yapılması gereken bilgilendirme kampanyası adına yapılıyor. Yolda kalmış, ortaya çıkan yönetim zaafından dolayı sıkıntı çekmiş vatandaşların tepkilerine ‘trol’ diyen bir iletişim yöntemi. Bütün bunlar karşısında CHP yönetiminin yapması gereken neydi olaya el koymaktı fakat biz şunu gördük ki CHP yönetiminin, belediye başkanlarının nerede olduğundan, belediyenin hangi tedbiri aldığından ya da almadığından herhangi bir şekilde böyle bir haberleri olmamış.”

“Yönetim zafiyetinin çok ötesinde bir şeye işaret ediyor”

Çelik, İstanbul’a 2017 yılında yağan kar yağışında alınan tedbirlerle bu yıl alınan tedbirlere değinerek “Bakıyorsunuz sanki Belediyenin kurumsal hafızası ortadan kaldırılmış, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir beyin yıkama faaliyetine tabii tutulmuş. Bütün şimdiye kadarki krizlere müdahale eden, İstanbul’a ve İstanbulluya sahiplenen o büyük kapasitesinden uzaklaştırılmış bir beyin yıkama faaliyeti ile karşı karşıya kalmış gibi duruyor. Bütün bu belediye otobüslerinden, kar temizleme araçlarına kadar en basit zincirin takılamaması şeklindeki durum yönetim zafiyetinin çok ötesinde bir şeye işaret ediyor. İstanbullu ve İstanbul hakkındaki bir duyarsızlığa işaret ediyor.” ifadelerini kullandı.

2017 yılında 1 metre 20 santimetrelik kar yağdığını, bu yıl ise 80-85 santimetre kar yağdığını hatırlatan Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:

“2017’deki kar yağışı sırasında İstanbul’un Cadde ve sokaklarına 136 bin ton tuz dökülmüştür ve 539 ton solüsyon kullanılmış. Bu rakamlar ortada iken bugün İstanbul Belediyesinin açıkladığı, yetkililerin açıkladığı rakamlara göre Büyükşehir Belediyesinin 55 ton tuz ve 31 bin ton yaklaşık 2 tankerlik solüsyon dökülerek kriz karşısında açık bir zafiyet ortaya koyulmuş. Tabii CHP yönetimi açısından da şöyle bir problem var, yani sürekli olarak ehliyet, liyakat ve kul hakkı diyorlar. Bir koskoca Büyükşehir Belediyesinin bu hale nasıl getirildiğini ehliyet, liyakat ve kul hakkı açısından iyi değerlendirmeleri gereken bir durum olduğunu söylemek gerekir. Sırf siyasi etiketleme yoluyla bu kadar insanın işten atılması, üstelik CHP Genel Başkanının söz vermesine rağmen bu insanların emeklerine kıyılması ortada böylesine kurumsal hafıza açısından bir beyin yıkama faaliyetinin ortaya çıktığını net bir şekilde gösteriyor.”

“Bu şekilde ortaya çıktı”

AK Parti Sözcüsü Çelik, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Şimdi karşımızda bırakın tedbir almamayı, krize dönük herhangi bir yol haritasından, herhangi bir fotoğraf çekiminden bile uzak bir tablo var. Ana arterlerin neresi olduğundan, hangi kilit noktaların kitleneceğinden, nerelere dönük tedbir alınması gerektiğinden uzak adeta başı boşluk içerisinde oradan oraya savrulan bir kriz yönetimi değil bir yönetimsizliği söz konusu. Bu şekildeki yönetimin bizatihi kendisi bir kriz oluşturmuş. Dolayısıyla bir koordinasyonun olmadığı görülüyor, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sık sık ‘Kurumları ayrıştırmayalım, koordinasyonu sağlayalım’ diyorlar. Fakat İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi bütün bu koordinasyonun içerisinde bir kapasite ile İstanbul’a ve İstanbulluya sahip çıkan bir davranış biçimiyle var olmuyor bu son krizde görüldüğü gibi. Yine biliyorsunuz bu tip krizlerde geçmiş zamanlarda görmüşsünüzdür kilit noktalara çeşitli mobil araçlar yerleştirilir, büfeler yerleştirilir, vatandaşın ihtiyacının karşılanması için ve çekiciler koyulur ki tıkandığı anda hemen açabilelim diye. Bütün bu kriz hazırlıklarından hiçbirisinin olmadığı, krize müdahale etmesi gereken araçların ve yönetim anlayışının kendisinin bizatihi en büyük kriz sebebi olduğu bir tablo bu şekilde ortaya çıktı.”

“İstanbul ve İstanbullu asla ve asla sahipsiz değildir”

Çelik, CHP cephesinde seferberlik halindeki suçlamaların seferberlik halinde tweetlerin silinmesine döndüğünü kaydederek, özür dileyenlerin de bulunduğunu, özür dilemenin siyasette kıymetli olduğunu fakat bazılarının hala aynı pişkinliği sürdürdüğünü söyledi.

CHP’nin böyle bir kriz zamanında kendi parti içi iletişimini bile koordine edemediğini dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

“İlk andan itibaren bu deneyime, bu kurumsal kapasite ve hafızaya sahip İstanbul’daki AK Parti’li ilçe belediyeleri hemen krize müdahale yöntemlerini vatandaşımızla sosyal medyadan ve diğer mecralardan paylaştılar. Bir yandan krize müdahale ederken bir yandan da yolda kalmış, evine gidememiş vatandaşlarımıza sıcak bir çay ve çorba ikram etmek, onları korunaklı ve sıcaklı bir yere almak için bütün belediye binalarını açtılar, koordinatları verdiler. Hepsinin nereye başvuracağını, nasıl davet edileceğini gösterdiler. Bütün ilçe belediye başkanlarımız, bütün belediye meclis üyelerimiz 24 saat esasına göre uyumaksızın bu krizin yönetiminde aktif rol aldılar. Vatandaşlarımızdan imkanı olup koşanlar oldu, teşkilatlarımız görevi başındaydı. Mesele nedir? İstanbul ve İstanbullu asla ve asla sahipsiz değildir.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk andan itibaren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ve AFAD Başkanı Yunus Sezer’i İstanbul’a gönderdiğini anlatan Çelik, bakanların orada derhal kriz yönetimine geçtiğini, İstanbul Valiliği ve belediyelerin krize müdahale faaliyetlerini daha yoğun şekilde koordine ettiğini belirtti.

Sosyal medya ve başka mecralardan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile diğer unsurların kendi faaliyet alanındaki arterlerin tıkandığına dair yalanların söylendiğini ifade eden Çelik, “Tabii ki bu afette tıkanmalar oldu. Ulaşımda büyük engeller oluştu. Burada önemli olan açık bir şekilde bilgi verilmesi ve nasıl müdahale edildiğinin gösterilmesidir. Bakanlarımız krize kaç bin personelle, hangi araçla ve ne şekilde müdahale edildiğini açıkladı. İstanbul çevresinde Bakanlığımızın sorumluluğunda 867 kilometrelik bir yol ağı var, 23 kilometresi kapanmıştı yaklaşık 10-18 saat içerisinde ulaşıma açıldı.” dedi.

Çelik, aslında meselenin, krizi yönetmekle görevliyken, en kıymetli dakikalarda böylesine bir yönetim boşluğunun ortaya çıkması olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Restoranda, tatilde olmadığınız zamanda ortaya koyulan kriz yönetimi nedir? Belediye otobüslerine zincir takmamaktan tutun da kar temizleme makinelerine zincir takmamaya ya da İstanbulluların yolunu açmak için görevlendirilmiş kar temizleme makinelerinden bir tanesini restorana gitmeniz için yolunuzu temizlemeye, orada yemek yediğiniz süre boyunca nöbet tutması ve sürekli sizin yolunuzu açık tutması şeklinde, o İstanbulluya hizmet etmesi gereken aracı kişisel faaliyetinize hizmet ettirmenize dönük bir beceriksizlik, bir yönetim zaafı.”

Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, CHP yönetiminin yoğun kar yağışı sonrası İstanbul’da ortaya çıkan tabloya rağmen, kabineyi, AK Parti’yi ve vatandaşları suçlamaya devam ettiğini ifade etti.

Sağduyulu şekilde görüşlerini söyleyen, “Siyasi tartışmayı bırakalım, İstanbul ve İstanbullunun sorunuyla uğraşalım.” diyen bütün vatandaşlara saygı duyduklarının altını çizen Çelik, İstanbul ve İstanbullunun sorununun çözülmesi, afete müdahale edilmesi için ilk andan itibaren devletin ilgili bütün birimlerinin sahada olduğunu vurguladı.

Çelik, “Cumhurbaşkanı’mız, İçişleri Bakanı’mızı, Ulaştırma Bakanı’mızı bizzat krize müdahale etsinler diye gönderiyor. Burada ‘sen-ben’ yok, bütün kurumlar hep beraberiz. Bir tek kurum hazırlığını yapmamış, İstanbul Büyükşehir Belediyesi.” diye konuştu.

 “İstanbul ve İstanbullular asla yalnız değildir”

AK Parti Sözcüsü Çelik, “Bir belediye başkanı ile kendi partisi arasındaki koordinasyonsuzluğun bu düzeyde olması, kendi genel başkanından genel başkan yardımcısına kadar hiç kimsenin belediye başkanının o saatlerde nerede olduğunu bilmemesi İstanbul’daki durumun vahametini de gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, “İstanbul ve İstanbullular asla yalnız değildir. Bu en güçlü şekilde takip edilecek bir konudur. Burada haksız, hukuksuz yere, kendi beceriksizliklerini, yönetim zaaflarını örtmek için başkalarını suçlayanlara dönük verilecek cevap, bizim sahada yaptığımız işlerdir. Bu işler güçlü bir şekilde yapılacak, İstanbul’a ve İstanbulluya sahip çıkılmaya devam edilecektir.” açıklamasında bulundu.

İçişleri, Ulaştırma ve Altyapı bakanlıkları personeli, Valilik, polis, jandarma, Türk Kızılayı, AFAD gibi kuruluşların fedakarca ellerinden geleni yapacağını vurgulayan Çelik, “Hepimizin İstanbul’daki sicil amiri vatandaşımızdır. Sokaktaki vatandaşın söylediği esastır, bizim sicil amirimiz odur. Ondan sonra yönetim zaafı ortaya çıkınca ‘Ben tepkileri önemsemiyorum’ demek de bu yönetim zaafını temsil edenler açısından siyasi bir sorumsuzluktur. Bir kişi bile yolda kalmışsa ve bir tepki varsa buna bir izahat getirilmesi, açık bir şekilde ortaya koyulması lazım.” dedi.

Çelik, “Enterasan bir şekilde her krizde yok olan bir tabloyla karşı karşıyayız. 15 Temmuz gecesi genel başkanları yok olur, Türkiye’de darbe girişimi olacağı zaman. Kriz zamanında belediye başkanları yok olur. Ondan sonra da sürekli olarak başkalarını suçlamaya çalışırlar. İstanbul ve İstanbullu bunu hak etmiyor. Bu siyasi tartışma bu şekilde bir suçlama kampanyasının neticesinde buraya geldi.” diye konuştu.

 Soru-cevap

AK Parti Sözcüsü Çelik, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

AK Parti olarak nasıl bir İstanbul bırakıldığı ve şu an nasıl bir İstanbul’la karşı karşıya olunduğuna yönelik soru üzerine Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin büyük bir kurumsal hafızaya sahip olduğunu kaydetti.

Çelik, bu kurumsal hafızanın şu anda partizanlık çerçevesinde zarar gördüğünü, birçok kişinin “AK Partili” diye etiketlenip işten atıldığını belirterek, yönetim düzeyinde de ehil kadroların gittiğini ifade etti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinde şu anki kadroların en basit bir kriz yönetimi becerisine sahip olmadığını çeşitli vesilelerle gördüklerini söyleyen Çelik, bir afetin kısa sürede durdurulamayacağını ama insanların, ciddi bir kriz yönetimi hazırlığı olup olmadığına ve bununla ilgili bilgilerin medeni ve makul dille, herkesi kapsayan bütünsel bir yaklaşımla paylaşılıp paylaşılmadığına bakacağını belirtti.

“Yönetim zaafının siyasi rövanşla ne ilgisi var?”

AK Parti Sözcüsü Çelik, şöyle konuştu:

“Her seferinde bir kriz zaafı ortaya çıktığı zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, ‘Seçimleri kazandık hala onun siyasi rövanşı alınmaya çalışılıyor’ diye bir üslup kullanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ortaya koyduğu yönetim zaafının siyasi rövanşla ne ilgisi var?

Selde müdahale etmedin yönetim zaafı var, ‘Siyasi rövanş’ diyorlar. Çöp toplanmaz ‘Siyasi rövanş’ derler. Herkesin talep ettiği şu; seçimlerin üzerinden bu kadar zaman geçti, herkes işini yapsın. Bu sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesini yönetenleri ilgilendirmiyor ki… Yönetenleri ilgilendirse hiçbir şekilde dokunmayız, ‘Bırak ne yaparlarsa yapsınlar’ deriz. Bütün vatandaşları, yüz binleri, on binleri ilgilendiriyor. Bir sürü insan saatlerce ortada kaldı.”

Kriz anında böyle bir görüşme yapılmaz”

Kar yağışıyla ilgili sıkıntılar sürerken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott’la bir restoranda görüşmesine yönelik değerlendirmesi sorulan Çelik, İmamoğlu’nun bu tip görüşmeleri “Çok büyük, dünya diplomasisini belirleyen” görüşmeler gibi sunduğunu dile getirdi.

Büyükelçilerin çeşitli kurumları ziyaret geleneğinin normal olduğunu vurgulayan Çelik, çeşitli tecrübelerin içerisinden gelen diplomatların çok önemli bir kriz olduğunda bir toplantının iptal edilmesini de normal karşılayacağını anlattı.

Çelik, “Bu o kadar önemli bir mesele haline getiriliyor ki Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından, bir krizin ortasında saatlerini buna ayırmasını o krizin yönetimi kadar önemli bir mesele olarak sunuyor. Siyasi tecrübesizliğin ötesinde bunların yerli yerine oturtulamaması ile ilgili bir şey de var. Öncelikle işinizi yaparsınız, işinizin ilgilendirdiği bölümler itibarıyla de tabii ki diplomasiyle, diğer unsurlarla ilgilenirsiniz.” değerlendirmesinde bulundu.

İmamoğlu’nun düzenlediği basın toplantısında, restorandaki fotoğrafına ilişkin “Devletin imkanları kullanılarak bir MOBESE kamerasının görüntülerinin böylesi bir magazinsel sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin sağlanmasının karşısında takipçi olacağım.” dediği hatırlatılan Çelik, “Kendi takibini kendisi yapar. Zaten kendisi de söylüyor, herkesin gittiği, İstanbul’da bilinen, kamuya açık bir restoran. Muhtemelen orada başka kimseler de var.” diye konuştu.

Çelik, İmamoğlu’nun, İstanbul’daki krizi yönetememesi, bu zaafın neden ortaya çıktığıyla ilgili açıklama yapmak yerine meselenin açığa çıkmasına odaklandığını vurguladı.

Sanatçı Fazıl Say’ın sosyal medya paylaşımı

Çelik’e, sanatçı Fazıl Say’ın yaptığı, “Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun dün gece bir restoranda görüldüğü yanlış haberdir. İşin gerçeği şudur; bu 4 kişi dün bütün gece diskoda çılgınlar gibi dans etmiş ve içmiş eğlenmiştir. Fotoğrafı çeken kişi de Devlet Bahçeli’dir. Salvador Dali’nin de selamları var” şeklindeki sosyal medya paylaşımına ilişkin değerlendirmesi de soruldu.

Çelik, şunları kaydetti:

“Bir sanatçının böyle bir kriz zamanında, bu kadar vatandaşımız bu sıkıntıyı çekerken bu üslupla konuşmasını ben doğru bulmam. İnsanlar sıkıntı çekmişler, hamile kadınlar yollarda kalmış, kendi sanatçı arkadaşları, birçok sanatçı çekilen sıkıntılarla ilgili sosyal medyadan yayın yaptılar, ’16-20 saat karda kaldık’ dediler. Dolayısıyla bir sanatçının insani, sanatsal açıdan böyle bir kriz anında on binler mağdur olmuşken siyasi bir savunu ya da siyasi bir ironi yerine daha insani hassasiyetle davranması gerektiğini düşünürüm.

Bu sıkıntı varken de bir ironi yapmaya çalışmış olsa bile bu hiçbir şekilde yetenekli bir ironi olmamış. Nitelikli bir ironi de olmamış. Bu krizin yönetilmesiyle ilgili ortaya çıkan tartışmalarla alakalı dalga geçmek doğru bir şey değil.”

 “Devlet Bahçeli ile ilgili bu ifade çok çirkin”

Böyle bir şey söylediklerinde “sanatçıyı hedef aldınız” denildiğini belirten Çelik, “Burada da görüyorsunuz, mağdur kalmış bir sürü vatandaşımız hedef alınıyor. Sayın Devlet Bahçeli ile ilgili bu ifade çok çirkin bir ifade. Bütün bunları niçin bir sanatçı böylesine ağır bir kriz anında gündeme getirir? Sayın Bahçeli ile ilgili niye böyle çirkin bir ifade kullanır? Burada vatandaşlarımızın mağduriyetlerine niçin böyle niteliksiz bir ironiyle yaklaşır? Sırf siyasi savunma adına niçin bu kadar içeriği de niteliği de doğru olmayan bir yaklaşım üretir?” dedi.

Sanatçıları sanatlarıyla yüceltmek ve o şekilde anmak istediklerini belirten Çelik, “Sanatlarıyla yücelttiğimiz zaman da Türkiye’nin sanatçısı oldukları, Türk kültürünü temsil ettikleri, dünya kültürüne bu topraklardan seslendikleri için de bununla gurur duyarız. Ama maalesef bunlar gurur duyacağımız ifadeler olmuyor.” değerlendirmesinde bulundu.

AKP Sözcüsü Çelik İmamoğlu’nu hedef aldı: Restoranda, tatilde olmadığınız zamanda ortaya koyulan kriz yönetimi nedir?

Yorumlar kapalı.