Kılıçdaroğlu: Komando marşı söyleyen TÜGVA’cıları gönder Suriye’ye, komutanı da Bilal Erdoğan olsun

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İktidarımızda ilk bir hafta içerisinde askeri hastanelerin tamamı açılacak. Şanlı ordumuzun hastaneleri de askeri doktoru da sağlık personeli de olacak." dedi.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında, Türkiye’nin çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu, bu durumun herkes tarafından bilindiğini, toplumda “Türkiye nereye gidiyor?” diye bir endişenin yaşandığını savundu.

CHP olduğu sürece hiç kimsenin endişeye kapılmaması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bu ülkenin demokrasisini ve gelirlerini büyütmek, hanelere huzur getirmek gibi temel ve tarihi bir görevimiz var. Biz bu görevin başındayız ve sürdüreceğiz. Hiç kimse endişe etmesin. Türkiye’nin iyi yönetilemediğini, sorunların olduğunu ve katlanarak büyüyeceğini, önümüzdeki kışın çok ağır geçeceğini de biliyoruz. Bunların tümünü farkındayız.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, sorunların nasıl çözüleceğini bildiklerini; ülkenin bütün sorunlarını kararlı şekilde, hiç kimseyi ötekileştirmeden ve demokrasi içerisinde çözeceklerini kaydetti.

Sağlık çalışanlarının, salgın döneminde hiç uyumadan, 36 saate varan bir tempo içerisinde çalıştıklarına işaret eden Kılıçdaroğlu, “Gözünü kırpmadan 36 saat çalışmak, ‘bir hastayı daha kurtarabilirim’ diye emek harcamak, alın teri dökmek ne demektir?” diye sordu.

Kılıçdaroğlu, “36 saat çalışmanın sonunda evine gitmek için direksiyonun başına çıkıyorsunuz ve trafik kazasında hayatınızı kaybediyorsunuz. Bir sağlık çalışanın 36 saat çalışması demek, ‘kadro eksikliği var’ demektir. ‘Dışarda atama bekleyenler var’ demektir. Neden atama bekleyenleri atamıyorsunuz? Neden bu insanlara istihdam olanağı yaratmıyorsunuz? ‘Yeni kadro açın’ demiyoruz, var olan kadroları neden boş tutuyorsunuz? Kimler boş tutuyor?” diye konuştu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, temmuzda, 2-3 ay içerisinde yeni atama yapılacağı yönünde açıklama yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, “Ne oldu? Hangi gerekçeyle atama yapılmıyor? 740 bin sağlık çalışanı atama bekliyor. Personel eksikliği nedeniyle insanlar olağanüstü gayret harcıyor.” ifadelerini kullandı.

Sağlık çalışanlarından morallerini bozmamasını ve “yurt dışına gideceğim” diye telaşa kapılmamasını isteyen Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde sağlık çalışanlarını başlarının üzerinde taşıyacaklarını kaydetti.

“Neden askeri hastaneleri açmıyorsun?”

Jandarma Uzman Çavuş Burak Tortumlu’nun terörle mücadelede şehit olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tortumlu, terörle mücadelede yaralandı, helikoptere alındı, Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirildi ama helikopterin ineceği yer yok. Bir hastane var, yaralımız var terörle mücadelede yer almış ve hayatının kurtarılması lazım. Helikopter gidip alıyor ama helikopterin ineceği yer yok, başka yere iniyor, ambulans yok. Arkadaşları sedye ile taşıyorlar ve arkadaşımız hayatını kaybediyor. Bunun sorumlusu kim?”

Askeri hastanelerin kapatılmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Bu hastaneler neden kapatıldı?” sorusunu yöneltti.

Dünyada hastanesi olmayan tek ordunun Türk ordusu olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, “Terörle mücadelede, muharebe alanında iyi yetişmiş doktorun müdahale etmesi gerekirken o alanda hekim bırakmadınız. Defalarca askeri hastanelerin açılacağı sözünü verdiniz ama açmadınız. Gerekçe, ‘İçeride FETÖ’cüler vardı’ diyorlar. Saraya bak, saraya baktığın zaman FETÖ’cü ordusu görürüsün, zaten o zaman sarayın S’si bile kalmazdı? Neden askeri hastaneleri açmıyorsun? İktidarımızda ilk bir hafta içerisinde askeri hastanelerin tamamı açılacak. Şanlı ordumuzun hastaneleri de çalışan askeri doktoru da sağlık personeli de olacak. Bizim ordumuzun neyi eksik? Hangi gerekçeyle vermiyorsunuz?” dedi.

ELİNDEN GELSE CEP TELEFONUNU DA ALACAK, TAM BİR AHLAKSIZ SİYASET ALGISI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ: Kars’a gittim, çok güzel bir kent, aşıklık geleneği var, bütün sosyal olayları hicvederler, bu kadar güzel derin bir kültürü olan kent. Daha önce de gitmiştim. Fakat son 20 yıldır Kars, büyük kan kaybına uğruyor. Ceplerim ‘bana iş bulun’ kağıtlarıyla doldu. Bu güzel ülkemiz, bu güzel yurdumuz, her yere sıçradığını görüyorsunuz. Iğdır, Ardahan, Erzurum, Ağrı… Buralardaki kan kaybı çok daha yüksek. Hayvancılık ve besi için biçilmiş kaftan. Ekmiyorlar ne yapıyorlar? Dışarıdan alıyorlar, ithal ediyorlar. Başka ülkelerin çiftçilerine milyarlar gidiyor. Büyükbaşa 7 milyar 365 milyon dolar ödemiş. Küçükbaşa 373 milyon 215 milyon dolar. Kırmızı ete 1 milyar 433 milyon dolar. Toplam 9 milyar 171 milyon dolar. Biz 9 milyar 171 milyon doları kendi çiftçimize, besicimize ödeseydik ne olurdu? Ortadoğu’yu, Türkiye’yi Kafkasları beslerdik. Bu iktidar size sırtını dönmüş vaziyette. Yem hammaddesi ithal etmişiz. Dışarıdan kaç lira ödemişiz. 58 milyar dolar yem maddesi ithal etmişiz. Niye sen yapmıyorsun? Fabrika yapacak yer mi yok, hammadde mi yok? Hepsi var. Amaç ne? Amaç bizim insanımız aç gezsin. ‘Cep telefonun var mı?’ Elinden gelse cep telefonunu da alacak. Tam bir ahlaksız siyaset algısı ile karşı karşıyayız. Çiftçi kardeşlerimiz merak etmesinler. O bölgeyi stratejik bölge ilan edeceğiz.

EL KAİDE-IŞİD OLUNCA SES ÇIKARMIYORLAR

Olay bir tane değil ki. Türkiye iyi yönetilmiyor. Akılla, bilgiyle, birikimle yönetilmiyor. İtibar sahibi olan bir Türkiye, saygınlığını yitirmeye başladı. OECD Mali Eylem Görev Gücü. Türkiye kurucu üyelerinden birisi. Kara para ve terörü finansa eden alanlarla mücadele edecekler. Türkiye’yi gri listeye alındı. ‘Kara para ve terörü finansa eden kaynaklara göz yumuyorsunuz’ bu açıklamayı yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarını ayaklar altına almaya ne hakkı ne yetkisi vardır. ‘Terörle mücadele ediyoruz’ falan diye bir sürü laftan bahsediliyor. El Kaide-IŞİD olunca onların para hareketlerine ses çıkarmıyorlar. Dünya tamamını görüyor, sen hangi çağda yaşıyorsun?

DEVLETİ SOYULACAK ORGAN OLARAK GÖRÜRSENİZ YÖNETEMEZSİNİZ

Sosyal devlet ne demektir? Söylüyorlar, efendim ‘her evde araba var, kapıcısında araba var’ diye bir şey söylemiş. Ona mı göz diktiniz? ‘Kapıcının da var.’ O bir aile. Çoluk çocuğu bir yerde çalışabilir. Türkiye’yi zengin zannediyor. O arabayı alırken, o cep telefonunu alırken kaç para vergi veriyor biliyor musun? Bu vergiler nereye gidiyor? Sen bu paraların tamamını saltanatın için kullanıyorsun dönüyorsun apartman görevlisinin arabasına göz dikiyorsun. Sen apartman görevlisinin kaç para aldığını, asgari ücretin ne kadar olduğunu biliyor musun? git Güngören’e gör, en çok oy aldığın yerlerden birisi. Devleti yönetmiyorlar, yönetme gibi de dertleri yok. Devleti soyulacak organ olarak görürseniz, devleti yönetemezsiniz. O şahıs, yaşam kalitesini biliyor mu? İnsanların refahını artırmanın ne anlama geldiğini biliyor mu?

TÜRKİYE BÖYLE BİR REZALETİ YAŞAMADI

En son büyükelçiler olayı. Türkiye böyle bir rezaleti yaşamadı, dünyada da olmadı. Ekonomi allak bullak oldu. Bürokratlar araya girdi. Olayı telafi etmeye çalıştılar. Peki dolar ne oldu? Fatura 83 milyonun sırtına yüklendi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle garip bir yönetime tanık oldu. Bir devlet, bir kişinin iki dudağına teslim edilemez. Teslim ederseniz böyle garip olaylara sık aralıklarla tanıklık edersiniz. Dolar tırmandı. Kim kazandı? Esnaf, manav, berber, balıkçı, ayakkabıcı kazanamaz. Dolarla satmıyor, dolarla almıyor. Kazanan devlete borç para verenler, dolarla yol geçiş ücretlerini tespit edenler. Kaybeden? 83 milyon. Kamunun dış borcu 240 milyar dolar. Dolar her 10 kuruş arttığında 24 milyar TL yük biniyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde asgari ücret, açlık sınırı altına düşmemiştir. Düştü. Kendilerine çağrı yaptık. Kara kış fonu. Ama bunu yapmadılar.

VATANSEVERSENİZ BU REZİLLİĞE SON VERİN

Dış politikanın milli olması gerektiğini defalarca açıkladım. Dış politikanın ortak ses çıkarması lazım. Bunun içinde alınacak kararlar konusunda en azından grubu olan partilere bilgi verilmesi lazım. AK Parti iktidarında maalesef hiç olmadı. Dışişleri Bakanlığı devre dışı bırakıldı. Büyükelçi olayında Dışişleri Bakanlığı’nın bürokratları bu kazayı atlatmaya çalıştılar. Her şeyi Erdoğan, ‘ben bilirim’ diyor. Aksini söyleyeni de düşman ilan ediyor. Tezkere geldi. İsterdim ki gruplara bilgi verilsin. Grup başkanvekilleri veya partilerin genel başkanları ziyaret edip bu tezkereyi ‘şu şu gerekçelerle getiriyoruz’ deselerdi. Bu olmadı. Tezkerenin bir başka önemli özelliği var. Biz, torba kanuna alıştık. Şimdi torba tezkere dönemi başladı. Her şeyi koymuşlar bir tezkerenin içine gelin ‘buna evet’ deyin. Niye kardeşim? Biz senin her dediğinin altına mühür mü basacağız. Sen otur bir bilgi ver. Anlat. Bunları anlatmıyorsun. Tezkereler gelirdi, 6 ay bir yıldı. Şimdi iki yıl. Ne için iki yıl? Bilen var mı? Bu işle ilgilenenler de bilmiyorlar, gazeteciler de bilmiyorlar, akademik dünya da bilmiyor, neden iki yıl? ‘Ben iki yıl getiriyorum, sen de oy vermek zorundasın.’ Niye kardeşim? Herkesi papağan gibi görme alışkanlığı var. Onu başkaları yapabilir. Ama biz Cumhuriyet Halk Partisi’yiz, biz bu ülkenin menfaatlerini düşünürüz. Senin her dediğine ‘evet’ deseydik, o zaman ayrı parti niye kuruyoruz? MHP söyleyebilir, senin her dediğine ‘evet’ diyebilir. Ama biz ayrı partiyiz, dokularımızda Milli Kurtuluş Savaşı var. Biz ‘iki yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi göndereceğiz’ diyoruz. Beyefendinin bakış açısı ise ‘üç buçuk Suriyeli az geldi şimdi bir de İdlib’ten gelsin.’ Niye kardeşim? Suriye ile savaş değil, Suriye ile barışacağız. Bizim olaya bakışımızı milletin takdirine sunuyorum. Daha fazla mülteci, sığınmacı istemiyoruz. Bunu öngören bütün düzenlemelere karşıyız. Biz hiçbir askerimizin ve polisimizin Suriye’de şehit olmasını istemiyoruz. Suriye’de askerimiz ve şehidimiz gitti, ‘mücadele’ ne mücadelesi? Barış varken neden kavga? 33 askerimizi Ruslar şehit etti. Soruyorum, sen ne yaptın? Koşa koşa gittin Putin’in ayağına. Bu benim onuruma dokunuyor. Bir de kapıda beklettiler. Böyle bir devlet yönetimi olur mu? Ha diyorsan ki ‘biz Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız, bölünmesini istemiyoruz, barışı getireceğiz, bütün komşularımızla barışacağız. Efendim ‘bizim askerlerimiz şehit olsun’ bunu istiyor beyefendi. Niye garip gurebanın çocuğu şehit olsun? Komanda marşını söyleyen TÜGVA’cılar var. ‘En büyük komutanımız Erdoğan’ diyorlar. Gönder kardeşim Suriye’ye. Başkomutanı da komutanı da Bilal Erdoğan olsun. Hiçbir askerimizin, evladımızın burnunun kanamasını istemiyoruz. Niye yapıyorsunuz? Hangi gerekçeyle yapıyorsunuz? Aynı zamanda bunların terk ettiği vatan toprağına bayrağımızı yeniden dikeceğiz. Süleyman Şah Türbesi.

RUH SAĞLIĞI OLAN BİRİSİNE BİR DEVLET TESLİM EDİLEMEZ

Özellikle büyükelçiler krizi göstermiştir ki Türkiye yönetilmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihi boyunca bir kişinin iki dudağı arasına teslim edilmemiştir. İstişare diye bir şey yoktur, meydanda alkışı görünce aklına gelen her şeyi söylüyor. Özellikle de ruh sağlığı olan birisine bir devlet teslim edilemez. IŞİD ve El Kaide militanlarını hapisten çıkarıyorsun, polisler yakalıyor, adalete teslim ediyor, bir bakıyorsun serbest bırakmışlar. Kim araya girdi? Sonra bir gazeteci arkadaşımız yazınca hapse attılar. El Kaide ve IŞİD’in banka hesaplarını niye incelemiyorsunuz?

MİLLİYETÇİ SEN MİSİN BİZ MİYİZ?

‘Yabancı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması.’ Ne demek? Erdoğan’a sormuyorum. Sormaya gerek de yok. Yönetme kapasitesi olmayan birine soru sormak da yanlış. Bahçeli’ye soruyorum. Bu yabancı askerler kim? Yabancı askerler Türkiye’ye gelip konuşlanacak, sen ‘gelsin’ diye el kaldıracaksın, söyle bakalım, milliyetçi sen misin biz miyiz? Yabancı askerlerin potinlerinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarını çiğnemesini istemiyoruz. Çıkarın bunu tezkereden. Vatanseverseniz, bu rezilliğe son verin. Taliban kuvvetlerini mi getireceksiniz? Kimi çağıracaksınız? Terörü bitirmek için mücadele eden silahlı kuvvetler ve polislerimizdir. Niye yabancı güçler? Kimdir bu yabancı güçler? Ben adım gibi eminim bütün ülkücüler, bütün vatanseverler merak ediyor?

KÖTÜ YÖNETİLEN ÜLKEDE ZENGİNLİK UTANILACAK BİR ŞEYDİR

İyi yönetilen ülkede yoksulluk utanılacak bir şeydir. Kötü yönetilen ülkede zenginlik utanılacak bir şeydir. Çünkü kötü yönetilen bir ülkede kaynaklar zengine gider. Beşli çete. 83 milyon bir avuca çalışıyoruz. İçinde bulunduğumuz şartlar böyle. Bu ülkede zengin olmak utanılacak bir şey haline gelmiştir. Yoksulluğun tersi adalet.”

Kılıçdaroğlu: Komando marşı söyleyen TÜGVA’cıları gönder Suriye’ye, komutanı da Bilal Erdoğan olsun

Yorumlar kapalı.