Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Rus ordusunun Ukrayna topraklarına saldırısının başlamasının üzerinden 24 saatten fazla süre geçtiğini belirtti. Dünyanın ikinci büyük nükleer gücünün, bir başka ülkenin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini dünyanın gözleri önünde hedef aldığını aktaran Öztrak, “Uluslararası hukuk ayaklar altına alınıyor. Avrupa’nın ortasında insanlar ölüyor. Ukrayna’da aileler, siviller çaresiz. Gözleri yaşlı bekliyor.” ifadesini kullandı.
Büyük bir insani krizin başlangıcında olduklarını vurgulayan Öztrak, şöyle devam etti:
“Bu krizin ana aktörleri Karadeniz’i paylaştığımız komşularımız. En önemli ekonomik ve ticari ortaklarımız arasındalar. Bölgemizde istikrar ve barış büyük tehdit altında. En önemlisi de, bu saldırı, dünyanın en büyük nükleer gücüne sahip NATO ittifakına dahil ülkelerin sınırlarında gerçekleşiyor. Hiç şüphesiz, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, küresel savaş riskinin zirve yaptığı, en sıkıntılı dönemlerden birini yaşıyoruz.”
Tüm bu gelişmeler üzerine dün Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA ve Gelecek Partisinin genel başkanlarıyla telefonda bir durum değerlendirmesi yaptığını, ayrıca CHP Grup Başkan vekillerine, konuya Meclisin el koyması için girişimde bulunmaları talimatını verdiğini bildiren Öztrak, ancak iktidarın TBMM’yi bilgilendirmek için hiç kimseyi yollamadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun ayrıca Denizli’deki programını keserek Ankara’ya dönüp MYK’yı olağanüstü topladığını aktaran Öztrak, toplantıya CHP Dış Politika Danışma Kurulu üyeleri ile TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinin de katıldığını bildirdi.
Faik Öztrak, “Merkez Yönetim Kurulumuz, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinin hukuki ve insani bakımdan kabul edilemez olduğunun altını çizdi. Bölgede barış ve istikrarın yeniden tesisi için Ukrayna’nın siyasi birliğinin, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, askeri harekatın derhal durdurulması, diplomatik müzakerelere hemen başlanmasının gerekliliğine işaret etti. Rus ordusunun Kiev’e girip demokratik usullerle seçilmiş bir hükümeti değiştirmesi kabul edilemez olduğunu belirtti.” diye konuştu.
-Montrö Boğazlar Sözleşmesi
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne ve uluslararası hukuka sıkı sıkıya bağlı kalınması gereğinin altını bir kez daha çizdiklerini belirten Öztrak, şunları kaydetti:
“Bugün, ne yazık ki, 80 yaşındaki emekli amiraller, ‘Montrö Sözleşmesi’nin tüm maddelerine sahip çıkılsın.’ dediler diye halen mahkeme kapılarında süründürülüyorlar. Hükümete ‘Bu ayıba derhal son verin.’ diyoruz. Biz, Türkiye’nin boğazlar hukukunu bugüne kadar uyguladığı gibi itidal içinde uygulaması gerektiğini bir defa daha hatırlatıyoruz. Montrö’nün anahtarının ve sözleşmeyi yorumlama yetkisinin, bugüne kadar olduğu gibi bu günden sonra da Türkiye’de olduğunun tartışılamayacağını ifade ediyoruz. Hükümetin Montrö’nün delinmesine yol açacak Kanal İstanbul Projesi’nden vazgeçtiğini derhal kamuoyuna açıklamasını bekliyoruz.”
Ukrayna’da bulunan 20 bine yakın Türk’ün can ve mal güvenliğinin sağlanması ve tahliyesi için gereken adımların daha fazla geç kalmadan atılması gerektiğini belirten Öztrak, Rusya ile Türkiye’nin ticaret hacmine de değindi. Ekonomik ilişkilerin özellikle son 20 yılda dengesiz ve “Türkiye aleyhine asimetrik” bir şekilde geliştiğini belirten Öztrak, “Türkiye bu ilişkide, Pek çok yumurtayı aynı sepete koydu. 2021 itibarıyla Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı 5,8 milyar dolar, Rusya’dan ithalatı 29 milyar dolar. Türkiye’nin dış ticaret açığının yarısı Rusya ile yapılan dış ticaretten kaynaklanıyor. Türkiye ile Rusya arasındaki bu asimetrik bağımlılığın ardında başta doğal gaz olmak üzere enerji ticareti var. EPDK verilerine göre, Türkiye doğal gaz ithalatının üçte birini, petrol ve petrol ürünleri ithalatının beşte birini Rusya’dan yapıyor. Bu bağımlılık önemli çünkü Rusya, doğal gazı bir silah olarak kullanabileceğini daha önce yaşanan Gürcistan ve Kırım krizlerinde gösterdi. Rusya, bu son krizde de Avrupa’ya ‘Avrupa’nın doğal gaza 2 bin avro ödeyeceği yeni dünyaya hoş geldiniz.’ diyerek sopa gösterdi. Akkuyu Nükleer Güç Santrali, TürkAkım gibi projeler enerjide Rusya’ya bağımlılığı daha da artırdı. Akkuyu’da hem santral yapımı hem de işletmesi Ruslara verildi. Ruslardan nükleer enerji teknolojisini alamadık ama Ruslara Akdeniz’de bir de liman hibe ettik ve 15 yıl boyunca üretilen elektriğin yüzde 50’sine kilovatsaat başına KDV hariç 12,35 sentten fahiş alım garantisi verdik.”
Diğer taraftan tarımsal ithalatta da Rusya ve Ukrayna’nın önemli bir yer tuttuğunu belirten Öztrak, 2021’de Türkiye’nin 2,4 milyar dolarlık buğday ithal ettiğini bunun 1,7 milyar dolarlık kısmının Rusya’dan, 423 milyon dolarlık kısmının da Ukrayna’dan geldiğini söyledi. Gelişmeler dikkate alınarak tedarikçi ülke çeşitlenmesi ile arz güvenliğinin artırılmasına ilişkin stratejilerin hayata geçirilmesi gerektiğini aktaran Öztrak, geçen yıl Türkiye’ye gelen her 100 turistten 27’sinin bu iki ülkeden geldiğini dile getirdi.
Rusya ile uçak krizinde yaşanan benzer turist kaybının 5 milyar dolarlık bir gerileme anlamına geleceğinin altını çizen Öztrak, krizde arabuluculuğa soyunma hamlesi yapan iktidarın, krizin ne zaman sıcak çatışmaya dönüşeceğini dahi okuyamadığını ileri sürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bölgede ve dünyada tarihin akışını değiştirebilecek bu olaya Afrika gezisinde yakalandığını belirten Öztrak, Erdoğan’ın Afrika gezisini yarıda kesmek zorunda kaldığını ve dönüp Güvenlik Zirvesi’ni topladığını bildirdi. Öztrak, “Ama bu kez de toplantıda Dışişleri Bakanı yoktu. Çünkü o da toplantı yapıldığı sırada Kazakistan’daydı. Neresinden tutsanız elinizde kalan savrulan bir yönetim.” diye konuştu.
İktidarı doğal gaz önlemi almamakla da suçlayan Öztrak, “vizyonsuzluk nedeniyle” şimdi doğal gaz depolarının boş olduğunu iddia etti. Öztrak, “Doğal gaz arzında bir kesinti olursa, gaz fiyatların tavan yaptığı spot piyasadan almak durumundayız. Bu maliyet de milletimizin sırtına yüklenecek.” dedi.
– Kur Korumalı Mevduat modeli
“Kur Korumalı Mevduat” modelini eleştiren ve “Türkiye’yi batırma modeli” olarak tanımlayan Öztrak, “22 Aralık ile 31 Aralık arasında, bu mevduat için açıklanan kurların ortalaması 12 lira 19 kuruş. Ocak ayında bu mevduat için açıklanan dolar kurlarının ortalaması ise 13 lira 58 kuruşa çıktı. Ukrayna gerilimi sonrası dolar kuru 14 lira 63 kuruşa kadar yükseldi. İki ayda kur neredeyse 2 lira arttı. Hafta başından bu yana, benzer ülkeler içinde krizin tarafı olan Rusya’nın ardından dolar karşısında parası en çok değer kaybeden ikinci ülke Türkiye oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Yaşananlar sonrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının paniklediğini ve sosyal medyadan “Ukrayna’daki gelişmeleri izliyoruz. Gerekli tüm tedbirleri alacağız. Dolar almayın, pişman olursunuz.” minvalinde bir açıklama yaptığını aktaran Öztrak, “Şimdi soruyoruz, bu savaşın çıkacağını bile bile neyinize güvenip de bu kur korumalı mevduatı getirdiniz? Yoksa bu ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı ile Dışişleri Bakanı küs mü?” dedi.
Brent petrolün 100 dolar seviyesinde olduğunu belirten Öztrak, şöyle devam etti:
“Dolar kuru yukarı gidiyor. Ülkemizde, benzin ve mazotta fiyat artışını engellemek için neler yapılıyor? Hiçbir açıklama yok. Putin tedbir alırken, Biden tedbir alırken, bizdeki saray hükümeti yan gelip yatmış. Ukrayna-Rusya krizi zaten ölü doğan, saray tipi ekonomi modelinin tabutuna son çiviyi çaktı. Krizin uzaması durumunda turizm gelirlerimizde önemli bir düşüş görülebilir. Enerjinin fiyatı giderek yükseliyor, emtia fiyatları yükseliyor, tarım ürünü fiyatları yükseliyor. Milletimiz hayat pahalılığının altında her geçen gün daha fazla eziliyor. Bunlar ekonomi yönetiminde kaldıkça da ezilmeye devam edecek. Pazarda tezgaha, markette rafa dokunan yanıyor. Ama milletimiz çaresiz değildir. Bu ülke büyük bir ülke, bu millet büyük bir millettir.
Hakka, hukuka, adalete inananların el ele vermesiyle beslemelerini ve yandaş müteahhidini değil, vatandaşını düşünen bir yönetimle, ekonomimiz beklenenden çok daha kısa sürede toparlanıp ayağa kalkabilir. Hakça paylaşabileceğimiz yüksek refahı sağlayabilir. Pazartesi günü 6 genel başkanın atacağı ortak imza, ülkemiz için bir dönüm noktası olacaktır. Memleketimizin üstündeki karanlık bulutlar dağılmaya başlayacak, Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılının güneşi, ufukta parlayacaktır.”
Faik Öztrak, açıklamalarının ardından soruları da yanıtladı.
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun 6 muhalefet liderinin yapacağı toplantıyı 28 Şubat’ta gerçekleştirmesine yönelik eleştirileri hatırlatılan Öztrak, şunları söyledi:
“Genel Başkanımız defalarca söyledi, ’28 Şubat’ta yapılacak açıklama rafa kalkan demokrasinin, raftan indirilmesidir’ dedi. AK Parti’nin Grup Başkanvekili bunu nasıl başka türlü yorumlayabiliyor şaşıyorum. Bir de cumhurbaşkanının seçilmesiyle ilgili sorusu vardı. Şunun altını çizerek söyleyeyim, biz milletimizin iradesine saygılıyız. Ama AK Parti Grup Başkanvekili, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın şiirindeki gibi ‘bir Ayten’dir tutturmuş gidiyor. Bin kere Ayten, milyon kere Ayten.”
Yine Akbaşoğlu’nun Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun S400’ler konusundaki karşılıklı sözlerini hatırlattığı belirtilerek değerlendirmesi sorulan Faik Öztrak, “Genel Başkan’ımız defalarca ‘S400’leri aldıysanız aktivite edin.’ dedi. Edebildiler mi? Edemediler. Sonucunda dünyanın en pahalı hurdalığı bizde oldu. Şimdi AK Parti Grup Başkanvekili bu hesabı sorabiliyorsa bir saraya sorsun bakalım. Kendisine bu soruyu sormadan evvel tavsiyem, sarayın küçük ortağı Sayın Bahçeli’den biraz matematik dersi almasıdır.” ifadesini kullandı.
Akbaşoğlu’nun Ukrayna’dan 5 bine yakın Türk vatandaşının tahliye edildiğini söylediği hatırlatılarak kalanlar konusunda bilgileri olup olmadığına yönelik soruyu da yanıtlayan Öztrak, Ukrayna’da 20 bine yakın Türk vatandaşı olduğunu bildiklerini ve bunların sağ salim tahliye edilmesi için gerekli adımların bir an önce atılması gerektiğini dile getirdi.
Yorumlar kapalı.