CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’de gerçekleşen grup toplantısında gündemi değerlendiriyor.
Kılıçdaroğlu’nun satırbaşları şöyle:
İkizdere’de verilen mücadele sadece bugünün değil geleceğin de mücadelesidir. Mantığı talan olan bir siyasi anlayış her türlü zorluğu çıkarıyor. Neredeyse bir ordu görevlendirecekler. Kadınlar siz yeri geldiğinde bir orduyu da dağıtırsınız ben buna da inanıyorum. İkizdereliler güçlerinin farkındalar, toplumun her kesiminden destek alıyorlar. Bütün coğrafyadan, bütün insanlardan da destek görüyorlar.
ISPARTA VE BURDUR ZİYARETİ
Perşembe günü Isparta ve Burdur’daydık. Vatandaşlarla konuştuk. Sabahın 5’inde gül toplamaya gittim kadınlar ile birlikte. Sorunlarını anlattılar. Onların sorunlarını çözmek bizim boynumuzun borcudur. Aldıkları yevmiye çok düşük, sigortaları var mıdır o da tartışmalı. Isparta’nın korunması lazım. Isparta’nın aynı zamanda gül sektörünün merkezi olması dışında merkezin büyütülmesi lazım. Elde edilen ürünler yurt dışına satılıyor, altından daha kıymetli ama siyasetçi bunu kavrayamadı. Taban fiyatın bu yıl en az 7.5 lira olması lazım. Hükümet yetkililerine sesleniyor, bu rakamı pahalı buluyorsanız sen de benim gibi gidersin sevgili Erdoğan, sabahın köründe gül toplarsın az mı çok mu görürsün.
Neden şikayet ediyorlar? İlaç, gübre, mazot sürekli artıyor. Yevmiye veriyorum ben diyor. Kar elde etmem lazım diyor. Taban fiyatın 7.5 lira olarak açıklanmasını bekliyoruz. Ciddi bir üretim planlaması yapılması lazım. Bütün bunlar elbette olur ama bunların iktidarında olmaz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarında olur. Emek harcayanların iktidarında olur.
“20’YE YAKIN KÖY ALDATILDI”
Rahmetli Süleyman Demirel, Isparta’ya büyük hizmetler etti. Bunlar iktidar oldular 2011 yılında ‘Su kanalları boşverin, durdurun. Kapalı devre sulama yapacağız’ dediler. Tam 10 yıldır her seçimde giderler, vaatlerde bulunurlar, oylarını alırlar Ankara’ya dönerler, unuturlar. Biz unutmayacağız, gereğini yapacağız. Onlar size önem vermedi, biz size önem veriyoruz. Onlar size yalan söylediler, biz ise asla yalan söylemeyeceğiz. Temiz, ahlaklı, dürüst siyaseti biz getireceğiz. 20’ye yakın köy aldatılmış vaziyette. Bu köylerin tamamı, ağırlıklı olarak AK Parti’ye oy veren köyler. Sen oyunu verdin, vaatler verildi sana. Bir dahaki seçimde, yalan söyleyene oy verme kardeşim.
‘HAK İSTEMENİN SUÇ OLDUĞU BİR DÖNEMİ YAŞIYORUZ’
Çay, Rize ve Artvin için stratejik ürün. Karadeniz için de fındık stratejik ürün. Bölge halkının gelir düzeyinin yükselmesinin en önemli gerekçesi bu ürüne verilecek olan hakkı olan taban fiyatının verilmesidir. Çay üreticileri isyan etti verilen fiyat düşüktür diye. Fiyatı yükseltin dediler. Polisler ellerinde coplarla müdahale ettiler. ‘Türkiye’de demokrasi’ var diyorlar. Nerede demokrasi var? Hak istemenin suç olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Rizeli ve Artvinli kardeşlerim çay konusunda yıllarca isyan ediyorsunuz. Oy verdiğiniz AK Parti, yıllardır Türkiye’ye çay ithal ediyor. Biz çay ithalatını yasaklayacağız. Kaçak çayı da meydanda yakacağız.
AÇIKLANAN NORMALLEŞME TAKVİMİ
Normalleşme başladı. Açıldık ama birkaç noktada iktidarın dikkatini çekmek bizim görevimiz. İş yerlerini açtınız. Aşılamada önce iş yerleri sahiplerinin ve çalışanların olması lazım. İkincisi kirada stopaj kalkmadı, bunun kalkması lazım. İcra dairelerini erteleyin. 3-5 ay esnaf rahat nefes alsın. Esnafın büyük bir kısmı kredi kartı kullandı. Onun da bir şekilde faizsiz ertelenmesi lazım.
ATATÜRK’E HAKARETE TEPKİ
Her ulus, her millet kendi tarihi içindeki acı olayları da, sevineceği olayları da belleğinin bir yerinde tutar. Ama devlete büyük hizmetler vermiş kişileri hep saygıyla anar. Çünkü bu işin partisi olmaz. Bugün aramızdan ayrılan insanlara eğer söz edeceksek saygıdan söz etmeliyiz, sevgiden söz etmeliyiz. Saygı, sevgi temel kural olmalıdır. Ayasofya Camisi’ni açtılar. Cami’de görev yapan imamların, sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü anlatması lazım. Dert varsa dertler ve çözümler konusunda toplumu aydınlatması lazım. Kinden, öfkeden beslenen bir din insanı olmaz. Acıtan da bu zaten.
Ayasofya’yı Atatürk’e hakaret etmek için mi açtınız? Atatürk hayatını bu millet için vermiş bir kişi. O meczup acaba İstanbul’un işgalini biliyor mu? O meczup, Mustafa Kemal Atatürk’ün, İstanbul işgal altındayken Dolmabahçe’nin önünde yabancılara ait savaş gemilerini gördüğü zaman ‘geldikleri gibi gidecekler’ dediğini biliyor mu acaba? Bu meczup kişi acaba Kahramanmaraş’ın kurtuluşunda ilk kurşunu atan Sütçü İmam’ı ve ne söylediğini biliyor mu acaba? Söyleyeyim, “Her kim ki Mustafa Kemal ve Kuvayi-i Milliye aleyhine fetva verip, düşmanlık yapar bilin ki onların damarlarında kafir kanı vardır” diyor.
Bugün sayın Bahçeli de bu konuda bir sürü laf etmiş ama asıl kızmamız gereken bu meczup mu? Bu meczup bu konuşmayı kimin önünde yapıyor? Devlet ricalinden bir Allah’ın kulu ‘Yanlış söylüyorsun’ dedi mi? Demedi. Bahçeli’ye soruyorum sen kime kızıyorsun? Kendi tarihine ihanet eden bir meczubu nasıl orada tutarsınız. Atatürk bizim ortak değerimizdir. Bahçeli, “Atatürk bizim kırmızı çizgimizdir” diyor. O çizgi, Saray’a yaklaşırken renk değiştiriyor. Renk değişmeyecek arkadaş. Renk değiştiği andan itibaren bu iş olmaz, sözlerin havada kalır.
TÜİK’İN BÜYÜME RAKAMLARI
TÜİK, Türkiye’nin ilk çeyrekte yüzde 7 büyüdüğünü açıkladı. En büyük yalanları söyleyen kurum. Sordum çiftçiye, ‘Türkiye yüzde 7 büyümüş’ diye, sizin kuraklıktan haberiniz yok herhalde dedi? İşsizlere sorduk, gelirleriniz arttı herhalde sizin de diye. Hangi büyümeden bahsediyorsunuz siz diye? Bakkala sorduk, ne büyümesi, aylardır dükkan kapalıydı diyor. “Sizin çarşıdan, pazardan haberiniz var mı?” diyor emekli. Evlere temizliğe giden kadınlara sordum, “Aylardır evlere temizliğe gidemiyoruz” dedi. Hangi büyümeden söz ediyorsunuz? Beşli çete büyüdü. Yüzde 7 demek onlara hakarettir, yüzde 50, yüzde 60 büyüdüler. İşleri garanti. Devlete dolarla borç verenler de köşeyi döndü. MHP şu soruyu Erdoğan’a sorma cesareti gösteriyor mu? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Türk Lirası geçerlidir? Ne zamandır dolarla borç almaya başladınız? Saray beslemesi yüzde 50, yüzde 40 zaten büyüyorlar. 4-5 maaş alanlar büyüdü.
“10 BİN DOLAR ALAN SİYASETÇİ KİM?”
128 milyar doları sorduk, cevabını alamadık. Milletin hafızasında bir yerde dursun. Bunu her yerde söyleyeceğiz. Hak, hukuk, adalet için soracağız. Bu devletin İçişleri Bakanı TRT’de programa katılıyor, diyor ki; bir siyasetçiyi keklemişler yani rüşvet veriyorlar. Ne kadar? Ayda 10 bin dolar. Ben söylemiyorum, mafya da söylemiyor. Kim söylüyor? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan kişi söylüyor. Çok önemli. Suçu biliyor, suçluyu da biliyor. Devletin televizyonunda açıklıyor. Birilerine mesaj gönderiyor. Kişiyi de biliyor, rakamı da veriyor. Verenlerin dilinden de konuşuyor ‘keklemişler’ diye. Savcı çağırırsa gideceğim, açıklayacağım diyor. İçişleri Bakanı suçluyu niye gizliyor? Saray’a şunu mu demek istiyor? ‘Bana dokunma, dokunursan bu daha başlangıç’ devleti bu mantıkla yönetirseniz devleti mafyaya teslim edersiniz.
Şentop bu konuyu açıklamak zorundadır. TBMM’ye düşen bu kara gölgeyi kaldırmak zorundadır. Şentop konuşmuyorsa acaba 10 bin dolar benzeri bir olay her ay ona da mı veriliyor? Saray’dakiler sessiz kalabilir. Onların tamamı zaten bir yerlerden besleniyorlar.
Soylu’ya bakanlığı Erdoğan verdi. Peki, 10 bin dolar rüşvet verdiğini devletin televizyonunda açıklarken Erdoğan duymadı mı? Duydu. Bunu sordu mu, sormadı. Sorabilir mi? Soramaz. Erdoğan’ın bir şey daha sorması lazım. “Çıktın, eskiden içişleri bakanlarının çocuklarının evinde para sayma makineleri vardı dedin. 17-25 ile bana bir mesaj mı vermek istiyorsun?” diye sorması lazım. Soylu, koltuğunu koruma peşinde, Erdoğan da Soylu’ya sahip çıkmak zorunda. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. Eğer siz hükümeti yer altı çetelerine teslime ederseniz, böyle bir tablo çıkar ortaya.
Mafya, yer altı çetelerini güçlerini siyasi iktidarı ele geçirerek alırlar. Zindaşti uyuşturucu kaçakçısı nasıl çıktı hapishaneden? Elde ettiler siyasetçiyi. Devleti yönetenleri kontrol ettiğiniz anda, devleti yönetmeye başlarsınız. 83 milyon insan yeraltı dünyasından bir liderin ne söylediğine bakıyor. Böyle bir tablo Türkiye’ye yakışıyor mu? Memleketi bu hale kim getirdi?
Yorumlar kapalı.