Fatih Sultan Mehmed’in hocası Molla Gürani’nin soyundan gelen usta sanatçı, İstanbul Aksaray’da 1881’de doğdu.
Güran, İstanbul Vefa Özel Şemsülmaarif okulu ve Vefa İdadisinde eğitim aldı.
Çocukluğu ve gençliği Horhor semtinde geçen ressam, babası Mehmet Ziya Bey’in tavsiyesi üzerine mezun olduğu mülkiyenin ardından başbakanlığa karşılık gelen Sadaret Kalemi’nde görev yaptı.
Babasının 1902’de vefatından sonra tekrar resme yönelerek Sanayi-i Nefise Mektebine başlayan Güran, Salvatore Valeri, Vernier ve Osgan Efendi’den dersler aldı.
İstanbul’u ziyaret eden Fransız ressam Paul Signac ile 1905’te tanışan sanatçı, daha sonra Paris’e giderek Academia Julian’da Marcel Bachet ve Royer’in atölyesine 3 yıl boyunca iştirak etti. Güran, ayrıca 1913’e kadar da Cormon’un atölyesine devam etti.
Resim atölyesinden arkadaşıyla evlendi
Nazmi Ziya Güran, Paris’te bulunduğu yıllarda resim atölyesinden arkadaşı Marcelle Chevalier ile dünya evine girdi ve çiftin Cenan ve Mihriban adlarında 2 kızları oldu.
Ülkesinde bir Türk empresyonisti olarak 1913’de dönerek akademik kadroya giren Güran, İzmir’de öğretmenlik ve Güzel Sanatlar Akademisinde müdürlük yaptı.
Resim eğitimi alan gençlerin çalışmalarını izlemesi için 1926’da Fransa’nın başkenti Paris’e gönderilen Güran, Fransız neo-empresyonist ressam Paul Signac’ın etkisinde kalarak benekleme ve noktalama tarzında eserler yaptı.
Resimlerinde mor gölgeli sokaklara yer verdi
Ömrü boyunca empresyonist tekniği benimseyen sanatçı, resimlerinde selvi kümeleri, ağaçlar, mavi, mor gölgeli sokaklara yer verdi.
Dönemin savaşlarında yaşanan kahramanlık olaylarını tespit eden heyete seçilen ve aynı amaçla 4 tablo resmeden Güran, sahip olduğu farklı kişiliğiyle de dikkati çekti.
Hiç kravat takmayan ve papyonla gezen Güran, 1931 seçimlerinde bağımsız milletvekili adayı oldu fakat seçilemedi.
İlk sergisini 35 yıllık çalışmalarıyla 17 Ağustos 1937’de Güzel Sanatlar Akademisinde sanatseverlerle buluşturdu. Güran, 11 Eylül 1937’de İstanbul’da vefat etti.
Yorumlar kapalı.